2008-12-23

Issiz Adam




Fransizlar, yilin ilk kari yagdiginda "bon hiver (guzel kis)" nidalari atarlarmis. Viva la vida misali. Birlesik Devletlerin kuzeyinden Justin Vernon denen arkadas yaptigi muzigi en iyi yansitan bu ismi (ufacik tefecik kelime oyunuyla tabi=Bon Iver) kendisine sahne ismis secmis.


Justin Vernon, Wisconsin denilen memleketin kus ucmaz kervan gecmez bir kasabasinin ormanlarina atmis kendini. Kapatmis upuzunca bir sure o ormanlardaki kir evine kendini, hic bir kitle iletisim aleti olmadan hatta ve hatta yiyecegi olmadan teslim etmis kendini o eve. Ormana odun toplamaya, ava gitmis aylarca. Eve gelmis almis gitari bestelerini yapmis. Emma denilen hanim ablamiza (ki kendisi bir hic ugruna terketmis abimizi) bol bol sarkilar yapmis. Bir nevi olumun ardindan yakilan yagitlar misali. Sonra o sarkilari For Emma, Forever Ago isimli albumunde toplamis ve 2008'in en flash albumlerinden birine imza atmis.


Ee bize de Emma'ya yakilan agitlara kulak vermek dusmus.

2008-12-21

Aristocracy is Too Hard

"Otomobil kullanmayı bilmediğim için gittiğimiz ülkelerde otostop
çekerdim.
türkiye’de de devam ettim. ancak italyan sanatçı pipa bacca’nın
otostop
yolculuğunda öldürülmesi beni korkuttu. artık asla
yapmam(*)"

Farkindalik guzel bir sey. Ne oldugunun yada olmadiginin farkinda olmak. Icsel bi seydir kanimca bu. Kendini ifade edebilmek de guzel bir sey. Dusuncelerini aktarmaya calismak, ne hissettigini baskalarina hissettirmek de bu ifade yeteneginin yansimasi sanki. Farkinda olup kendini ifade edebilmek de ayri bi meziyet.

Bir de surekli "ben, boyleyim. aslinda ben suyum. aslinda ben bunu hic sevmem...." tarzi 7/24 kendini anlatma istegi duyan farkindaligin f'sini duymamis sevgili homo sapiensler vardir. Mesela Turk medyasinin yarattigi celebrity'lerinin bir kismi boyledir. Ama aristokrasinin pacalarindan aktigi kismi. Sevgili Pelin Batu da bunlardan birisidir yillardir. Merak ettim kimdir Pelin Batu diye. Ve bu link cikti karsima. A-a-a! Pelin Batu, Ankara dogumluymus. Sasirdim. Londra diye dusunmustum hep. Ilk sinema deneyimini Ferzan Ozpetek'in Harem Suaresinde yapmis. Inanmiyoruuum! Nasi olur? Fellini filmlerinde beyazperdeye adimini atmamismiydi? Bogazici Tarih mezunu mu? Yok artik, Oxford'dan PhD almamismiydi? Coenteresan.

Dear Pelin Batu,
Ne egitimi aldiginiz, dunyanin hangi sehirlerinde yasadiginiz (ki babasi buyukelci olan birisi icin cok degisik olmasa gerek) ve Istanbul'a tatil icin gelip cok sevip yerlesmeye karar verdiginiz, okudugunuz kitaplarin hicbirzaman bestseller olmayisi (agir edebiyat kimsenin harci deildir di mi), ictiginiz saraplarin en az 1000 yillik olusu, izlediginiz filmlerin ve oynadiginiz filmlerin san'attan yikiliyo ('O simdi asker' mesela) olusunu inanin kimse artik bilmek istemiyor. Yillardir uzatilan her mikrofona bunlari anlatiyo olmaniz artik fenalik getirdi. Lutfen ama lutfen bizlere-sizin deyiminizle 'sokaktaki insan'a-bir iyilik yapin ve artik kendinizi anlatip durmayin. Biktik, sizin baska dunyadan (!) oldugunuzu ustune basa basa her programda anlatmanizdan. Yeter artik. Ne kadar entel oldugunuzu bilmeyen kalmadi.

Yours Sincerely.

DJ


(*) Pelin Batu'nun, Pippa Bacca olayina 'verilmis sadakam varmis' yaklasimi.


2008-12-20

Chungking Express


Wong Kar Wai sanirim isi biliyor. Ask ve sonunda gelen kalp kirikligi basrolde. Bu bakimdan My Blueberry Nights bu filmin birazcik daha hollywood versiyonu gibi geldi bana. Wong Kar Wai, bu basrolu ortak mekanlarla 2 ayri hikayede anlatmis. Film hakkinda anlatmak istedigim cok sey var ama, anlatamiyorum iste. Izlemek lazim. Yani filmi, filmden bir detayla soyle ozetleyebilirim kanimca: ne zaman yagmur yagacagini, ne zaman gunesli bir hava olacagini kestirememe sonucu hem gunes gozlugu hem de yagmurlukla disari cikmak gibi bu film.
NOT: Ayrica Tony Leung sen nasi bi adamsin, nasi bi oyuncusun ki vasatin alti bi performansin yok.

2008-12-17

Years of Refusal


Aman Allah'im! Haberlerden ne kadar uzak kalmisim. Years of Refusal Subat'ta geliyomus da, ben hala uyuyomusum. Hayatimda gordugum en guzel album kapaklarindan biri...Allah'im Subat'a kadar yasamama izin ver!


Long Live Moz!

2008-12-16

Kisa Devre


Bi sey farkettim. Ee cuss yeni mi farkettin diyenler icin not: tatilden tatile tv ile hasir nesir olunca insan anca bu zamana kaliyo farketme olayi :D neyse.
Kanal: Haberturk
Program: Kisa Devre
Tur: Sohbetten bozma entellik yarisi
Sunucular: Pelin Batu, Cem Mumcu ve Harun Tekin
Tamam da nesi var diyenlere, sabredin diyorum yaziorum diyorum bekleyin eccuk diyorum:D

Ben uzunca bi sure programi izlerken Harun Tekini konuk sandim sevgili okuyucu. Ama onundeki laptoptan konuk insana ki kendisi Cem Yilmaz sorular yoneltince durum anlasildi. Yalniz sevgili Harun Tekin sen degil miydin ne habersin ne turk'sun diyerekten bas bas bagirip sarkilar turkuler cigirip muhalifim ben ulen tavirlari ?
O zaman naapmiceeez perhiz vs lahana tursusu grafigimize dikkat edicezz (evet igrenc oldu napim tv izledim dedim ya anlayin iste :))

Not: Pelin Batu ile ilgili ayri bir yazi gelicek merak etmeyin :D

2008-11-17

Issiz Ada-m


Tokat. Hem de kocamanindan.

Havuclu-tarcinli kek. Sahip olunan ve kaybedilen en son sey.

Son sahneden sonra, "cok zor be anne, cok zor" yankilandi kulaklarimda.

Pardon birisi yutkunmak mi demisti?




"Karlarin ustunde donmak uzeresin, uyku tatli geliyor simdi ama aslinda oldugunun farkinda degilsin"
NOT: Son sahne yok mu, pasajdan cikip bir o tarafa bir bu tarafa gidis...Tek kelimeyle muhtesem.

2008-11-16

In The Mood for Love


2. kez izledim filmi.

Evet, yine koskoca bosluk kaldi geriye. Ne doldurur bilmiyorum an itibariyle. Aklimda Nat King Cole- Quizas Quizas Quizas donmekte Yumeji's Theme ile birlikte. Sigara dumani, bir duvarin iki tarafinda-habersiz- sirt sirta oturan bir cift, yagmur damlalarinin orttugu duygular, merdivende karsilasilip atilan kacamak bakislar, cantalar, kravatlar, yalanlar, sirlar, korkular ve hepsini ilmek ilmek isleyen muzik...


"Chow Mo-wan: In the old days, if someone had a secret they didn't want to share... you know what they did?
Ah Ping: Have no idea.
Chow Mo-wan: They went up a mountain, found a tree, carved a hole in it, and whispered the secret into the hole. Then they covered it with mud. And leave the secret there forever."

2008-11-07

For The Damaged

Buyuk hayallerin kirikliklari da buyuk olur-Socrates
Cok hayal kuranlar daha cok mu hayalkirikligina ugrarlar peki?



2008-10-28

Yalniz ve Guzel Ulkem'e


Sonunda Uc Maymun gosterime girdi. Yalniz ve Guzel Ulkem'in insanlari Saw5 icin kuyruk olusturmusken sinema onunde, biletimi alip salona gitmem saniyeler surmedi. Filmden ufak ufak notlar ve dusuncelerim:

Nuri Bilge Ceylan, yine muhtesem bir is cikarmis. Onceleri diger nbc filmlerinde eksik oldugunu dusundugum "oyuncu performansi" bu filmde gayet tatmin edici. Nesi vardi ulan eski filmlerin, islenen siradan konu, adi sani duyulmamis siradan insanlar oynardi iste nolsun diyo olabilirsiniz su an. Evet, siradan konular. Ama siradan konularin islenis bicimi, ekrana yansimasinda olay. Benim beklentim de normal bir oyuncunun o siradan karakterlerdeki performansiydi ki bu filmde ziyadesiyle gordum bunu:)


Tarkovsky'vari uzun cekimlerden biraz vazgecilmis, belki konunun isleyisi bakimindan oyle gerekti bilemiyorum. Daha cok yakin plan ve (nispeten) sabit kamera...Herbiri inanilmaz guzellikte, fotograf sergisinden yada kartpostal albumunden alinma kareler... Yine muzik yok, tabi calan telefon melodisi disinda:) (izlemeyenler icin melodinin ne oldugunu soylemiyorum ayrica o model telefonlarin melodiyle calip calmadigi konusunda suphelerim var) Goruntu yonetmeni arkadasla tanismak istiyorum, abi nasi yani? nasi yapiosun bi anlat hele demek istiyorum kendisine. Bu yilin tartismasiz en iyilerinden film. Hatice Aslan, Rifat Sungur ve Yavuz Bingol'un oyunculuklari cok gercekci. Ozellikle Yavuz Bingol'un oyunculugu asmis duzeyde. Tebrik ediyoruz, ve kendisini sacma sapan TV dizilerinden cok boylesi oyunculuk sergileyebilecegi filmlerde gormek istiyoruz.

2008-10-20

Half Nelson


Efenim, bu siralar hafif bos beleslik hakim bunyede :). Bu bakimdan film izliyorum muntazaman ve burada ufak tefek deginiyorum (dedim ya bos belesim diye :)). Neyse, bu seferki film Half Nelson. Bas rol oyuncumuz Ryan Gosling. Kendisini ilk kez The Notebook'ta izlemistim. Daha sonra, hikayesine, anlatim tarzina ve Gosling'in oyunculuguna buyulendigim Lars and the Real Girl geldi. Ve en son Half Nelson'i izledim. Kendisi bu filmdeki performansiyla hakli bir oscar odulu adayligi almis. Ama bence Lars and the Real Girl'deki performans bundan daha iyiydi. Gelelim filme! Film biraz agir aksak ilerlemekte, zaman zaman da sikici bir hal almakta. Ama Gosling'in performansi bu sikici durumu bi nebze azaltmakta. Siradan bir insan, siradan bir hayat ve bunun gayet guzel anlatimi...Adim adim dususu belgeleyen kareler bi de fonda Broken Social Scene calmakta ooh degmeyin keyfe. Soundrackin basarisi hakkinda ne desem bos. Indirip dinlesek yeridir e ne de olsa MP3 cocugu olmusuz neticede :))

Bumuymus Yaaa!!


Dun, 45. Antalya Altin Portakal Film Festivali sahiplerini buldu. Iste kazananlardan bazilari :



  • En iyi film - Ben Hopkins (Pazar - Bir Ticaret Masali)

  • En iyi yonetmen - Dervis Zaim (Nokta)

  • En iyi senaryo- Ben Hopkins (Pazar - Bir Ticaret Masali)

  • En iyi erkek oyuncu - Tayanc Ayaydin (Pazar- Bir Ticaret Masali)

  • En iyi kadin oyuncu- Nurgul Yesilcay (Vicdan)

Odul toreninde yasanan aksakliklar/eksiklikler, konusmacilarin tavirlari, Nurgul Yesilcay'in festivale onceki senelerde camur atip atip, kazaninca da "bumuymus yaaa!" nidasi atmasi, 3 Maymun'a jurinin yaptigi uvey evlat muamelesi (ozel efekt odulu bari verelim haci ayip olmasin tadinda yaklasimi farketmedik degil hani), Esref Kolcak'in dumur konusmasi bu seneki altin portakala damgasini vurdu. Simdilik, odul alan filmlerin vizyona girmesini beklemek en mantiklisi gibi! Ayrica da bu yazi, hafif patladi da ehe caktirmayin!

2008-10-19

Ett Hål I Mitt Hjärta*


Sinemada izliyo olsaydim bu filmi, sonuna kadar
dayanirmiydim su an kestiremiyorum. Ardi ardina gelen rahatsiz sahneler, her
rahatsiz sahne arasinda aciga cikan sirlar ve "rahatlayan(!)"
karakterler...Bilmiyorum! Oyle iste!



PS: Sonucta "modern" dedigimiz sanat illa da "guzel" olani anlatmak zorunda
degil.
* A Hole in My Heart

2008-10-14

Thieves


"The one that has those sad, sad songs"
  Iste beklenen EP!! Kanadali indie-rock/new wave grup The Organ muhtesem albumleri "Grab That Gun" sonrasi aldiklari ayrilik kararindan-allaha sukur- vazgecip yeni bir ep yayinladilar. "Thieves" isimli EP, 6 yeni, gicir, dumani ustunde, hic mi hic yayinlanmamis, tadindan yenmez, yeme de yaninda yat sarkidan olusmakta. Darisi gelecek LP'nin basina.

2008-10-08

Ant The Great Runner


Karinca hiz limitini asmak nasip olur mu acaba hayatta?

2008-10-06

Birinci Belli Ya Ikinci?




10-19 Ekim 2008 tarihleri arasinda gerceklestirilecek 45. Antalya Altin Portakal Film Festivali'nde yarisacak uzun metrajli filmler belli olmus.




Uc Maymun (Nuri Bilge Ceylan)
Pandora'nin Kutusu (Yesim Ustaoglu)
Sut (Semih Kaplanoglu)
Hayat Var (Reha Erdem)
Nokta (Dervis Zaim)
Ulak (Cagan Irmak)
Gokten Uc Elma Dustu (Rasit Celikezer)
Vicdan (Erden Kiral)
Gitmek (Huseyin Karabey)
Dilberin Sekiz Gunu (Cemal San)
Son Cellat (Sahin Gok)
Pazar (Ben Hopkins)
Iki Cizgi (Selim Evci)
Golge (Mehmet Gureli)
Baska Semtin Cocuklari (Aydin Bulut)
Bunu Gercekten Yapmali miyim? (Ismail Necmi)



Juri ise su isimlerden olusmaktaymis : Tuncel Kurtiz, Ali Akdeniz, Ayda
Aksel, Fadik Sevin Atasoy, Guven Kirac, Omer Faruk Sorak, Serdar Akar.


Filmlerin hic birini bilmiyorum, izlemedim. Isalla vizyona girer hepsi de
izleme firsati buluruz. Yesim Ustaoglu ve Nuri Bilge Ceylan ismi agir
basiyor sanki, hos populer kulturun neferi Cagan Irmak da var, Reha Erdem'i de unutmamak lazim. Herneyse, Uc Maymun'a odulu vermemek sanirim ayip
olur.


Birinci
belli ya ikinci? ;)

Not: Peki afiste neden Ozgu Namal, neden? :S

2008-09-06

Orwell Diaries




Rastgele buldum. George Orwell'in 70 yil onceki gunlukleri, megersem, hergun yayinlanmaktaymis. "70 yil once bugun Mr. Orwell..." tadinda.


2008-09-04

Fragile Dreams


Goreceli zamanin simdisine dek, butun hayallerini gerceklestirmis olmak; sonrasi icin referans midir? Artik, yeni hayallerinin gercek olamayacagini anlamak-yada- en basitinden hayal kuramiyo olmak midir buyumek? Buyumek nedir? Hayalsiz kalmak midir? Kucuk hayallere sarilmak midir? Buyudum=Kaybettim=Hukumsuzdur.


Evet! Sayin Steven Smith, we all lose...

2008-08-29

Bloc Party-Intimacy


Bloc Party, "The Next Big Thing" denilen gruplardan birisi olarak karsimiza cikmisti. Silent Alarm ve A Weekend in the City adli iki guzel album ve Silent Alarm Remixed isimli ara is LP'leriyle dikkatleri uzerine cektiler. Ada'dan babam ciksa dinlerim ulan! diyen insanlarin, muzikal zevklerini- en azindan indie-rock, indie, alternative alaninda- birazcik yukari cikardilar. Gecenlerde yeni bir album yayinlandi, Bloc Party'den. Bir kac yerde album incelemesini okudum. Super debut ardindan sicilmayarak atlatilmis ikinci album sendromu...veee ucuncu album...Insanda merak uyandirmiyomuydu yeni album?...ofkors yani. Albumun incelemesini yapanlar (sonucta ellerine saglik) yerden yer vurmuslar. Acikcasi ben oyle dusunmuyorum. Ortalamanin gayet uzerinde bir indie-rock albumu. 10/10 degil elbette. Hos bu aralar kim 10/10 album cikariyor ki? Neyse, Bloc Party, muzigini gelistirmeye calisan bir grup. Yeni seyler deneyecek kadar cesurlar ki onceden cok super 2 album yayinlamis olmalarina ragmen. Bu albumde denedikleri - bence- gayet basarili. Degisik vokal efektleri, overdose synthler, gitarin-davulun sesi olabildigince acilmis ve bunlar gayet guzel harmanlanmis.


Neyse, Intimacy'yi yerden yere vuranlara saygilar. Sonucta, muzik oznel bir zevktir. Ben, bizzat, sahsen, kendim Intimacy'ye 8/10 verdim. Ion Square, Zephyrus, Ares ve Halo gayet guzel sarkilar.
Not: Ilk video "Mercury" isimli sarkilarina gelmis.

2008-08-28

Even Though...


Yine otobus yolculugu... Allah'tan kisa sureninden. Minubusten bozma otobusun arka beslisinde yer buluyorum kendime, nasil olsa en fazla yarim saat surecek. Yanima, otuzlu yaslarinin ikinci yarisinda, iki cocuklu- cocuklarin yaslari cok yakin birbirine- bir kadin oturur. Cocuklar surekli soru soran cinsinden. "Anne, su agac kac yasinda?" "Anne, bu otobus arka arka gitse nolur? " ... Ardarda soru bombandirmani annenin yanibasinda... Aradan kisa bir sure gecer. Nispeten daha kucuk cocuk annesine doner; elinde, muhtemelen annenin cocuklari kendinden bi kac saatligine de olsa uzaklastiracagini dusundugu orta boy su tabancasi vardir. Tabancasinin her kosesini inceleyerek, "Anne" der. "Silahim da var, bana bir de uzay gemisi alalim, onunla daha hizli evimize gideriz". Ve annesi, cocuga doner: "Naapacaksin uzay gemisini, sanki daha bisikletin var"


Kissadan Hisse: Hayalgucunu torpuleyen, adeta yok eden ebeveynlere HAYIR!
Not: DeviantJesus, Rejkjavik'ten bildirdi.

2008-08-15

Handsfree


Elimde tv kumandasi, yurdum kanallarinda neler olmakta, hangi abuk programlar, hangi abuk kisiler gundemi mesgul etmekte diye dusunurken; muzik kanallarina dogru elim istemeden kaydi:) yurdum kanallarindan arta kalir yani olmayan, bi de ustune TR etiketi alip iyice sapitan sevgili MTV'yi actim. A-ha! dedim, yaz sinemalarina gelen/gelecek filmlerin trailerlari var, super. Basladim izlemeye. Boyle bi karavan var simdi, bi hanim abla var gozlerini baglamis (fotografi var iste yukarda) anasi, polis falan gelmis, Bi seyler diyolar ablaya. Vay be! dedim kendi kendime, bu film neyse artik, muzikleri de guzelmis.Yonetmeni kesin Tarantino. Bi yandan da icimden; alla alla, Tarantino yeni film mi cekti ki? diyorum. Sonra ablamiz karavan disina cikip, bi grup insanla deli gibi dansetmeye basliyo. Bu arada sarki inanilmaz basarili. 70'lerin super disko alt yapisi, modern mix, super vokal. Bi kac dakika sonra, altta Sonny J- Handsfree (If You Hold My Hand) yazmaz mi? Bu yaz duydugum en guzel hitlerden birisi, hatta kendisi. Bi de sonunda "devam edecek" yazmaz mi. Merakla bekliyorum. Dinleyin, Izleyin. Cek it aut. ;)
Bu arada, evet ya, klip direk Tarantino filmi. Super duper bir sey:)

2008-08-14

Viva La Muerte!

Evet! Su aralar herkesten nefret ediyorum. En cok da sanirim kendimden nefret ediyorum. Son aylar kotuydu. Daha kotuleri onumde, hissediyorum! Hergun olmek icin uyaniyorum. Gecen gun bunu farkettim. Ve bi sey daha: yarin olsem hic umrumda olmaz, hic uzulmem diyodu bilincaltim, bunu da farkettim. Tanrim! ne oldu bana? Viva la vida! derken nerdeyim simdi. Cevremdekileri, sevdiklerimi uzuyorum mutemadiyen. Sanirim biraz zamana ihtiyacim var.
*Bitti*

2008-06-13

A Comet Appears


YirmiBes.
Korkuyorum artik.
Her gecen yil daha da susuyorum.
Sustum.





YirmiBes'in ilk dakikalari, fonda hep bu caldi: The Shins-A Comet Appears

2008-06-08

Relax, Take It Easy


Gunluk diyaloglarimi, bloga tasiyinca o insana (o diyaloga) haksizlik etmisim gibi geliyor, nedense. Belki de yapmamaliyim. Bilmiyorum. Neyse...


Bir arkadasimla, gunluk stresten kurtulma yollari temali (gunluk stres=sinav, odev, lab, yapilacaklar ama hic baslanilmayan seyler vs sonucu bunyede olusan etki:)) kucuk bir diyalogda, arkadasin bunlari atlatmak icin "gizemli" sarkisi oldugunu soylemesiyle basladi, bu yazinin konusu. O gun bugundur, ben de oyle bir sarki arayisina girmistim (evet, ozentiyim:P). Oyle bir sarki olabilir mi lan acaba diyodum kendime. Hos aslinda O'nun sarkisi da cok keyifli cok eglenceli ama...:)




Evet, boyle yukseklerden kus tuyu yataklara dusup, suratimda eblek bir gulumsemeyle uykuya daliyormusum gibi, yada bos-beles uzanmisim kumsala gunes damlar icime moduna giriyorum. Finaller oncesi gunde 3 kez ac karna almak ise yariyor simdi. Doz asimi herhangi bir yan etki yapar mi su an test edemedim. En yakin zamanda doz asimi hakkinda yazacagim :)


DeviantJesus, Mozambik'ten bildirdi.
Not: Arkadasinin sarkisiydi neydi lan diyosunuz.

2008-06-02

Herr Raif


Aylardir, bir kac cumle yazmaliydim. Taslaklarda kalmamaliydi hicbirsey.

Kitabi bitirince, basimi yastiga koyup uzun bir muddet tavana bakmistim. Aklim duruydu. Dusunceler yoktu. Sadece, kesik kesik kareler. Donuk bir ruh hali... Hakkinda konusmak isteyip, deliler gibi susmak... Nasil yanilerin isgal ettigi havayi teneffus etmek... Bir kere daha okumaya can atmak, ama atese dokunmus hissine kapilmak, tekrar okuma cesaretini kaybetmek...


Akabinde her sabah, mavi kapagina bakip, ismini defalarca okumak : Kurk Mantolu Madonna.

Evet, bu kitabi okuyarak atese dokundum. Yakti. Canimi acitti. Her defasinda yutkundukca gitmeyecek, oksurdukce cikmayacak bir yumruyu yerlestirdi bogazima. Huzur condomu takip, ruhuma tecavuz etti. Insanin kendisini ozdeslestirmek icin can attigi ve bir o kadar korktugu karakter(ler) girdi hayatima... Raif Efendi yada Herr Raif...

Tukenmez kalem derler ya. Bu kitap da benim icin "tukenmez bir kitap" artik.


Beni tekrar "inanmaya" inandirdigin icin, tesekkurler Kurk Mantolu Madonna, tesekkurler Sabahattin Ali-ruhun sad olsun.


Dunyanin bir kosesinde benim de bir "Maria Puder"im var. Inaniyorum.

2008-05-28

Three Monkeys


Hikaye anlatici, baslamis uzak diyarlardan bahsetmeye, yillardir gidilmeyen bir kasabada iklimlerinin en guzelinin ilkbahar oldugunu anlatmaya. Ve bu iklimdeki en guzel ayin mayis oldugunu belirtmis, gelmeyen bahara inat demeyi de ihmal etmeden. Akabinde kozasini ormeye calisan kelebegin yasadigi mayis sikintisindan bahsetmis icini gecirerek. Hikaye anlatici devam etmis hikayesini anlatmaya. Anlatmis da anlatmis, tutkuyla sevdigi, yalniz ve guzel diyarlarin gormeyen-duymayan-konusmayan insanlarina.



Hikayene devam et anlatici.
Buyrun burdan izleyin

2008-05-13

Justice?

some things cost more than you realise...

2008-04-21

Miluju Tebe


+ How often do you find the right person?

- Once.


2008-04-11

Ne Sehit vs Ne Gazi


Ilk kim demisti ki ask savastir diye? Inanmis insanlar, ozellikle de kuzeyin dingin ikilisi : Kings of Convenience Peki aska ulasma muharebesini kazanip, ask savasini kaybetmek olayi vardir diye kim sokmus akillarina? Isabet mi olmus? Evet. Hem de ziyadesiyle.
Dinginlik, huzur, gevseme... Ama bir tarafi yine de kaniyormus hissi yok olmuyor. Ademoglu, akan kanin tuzlu tadini, sicakligini, cikarken biraktigi karincalanmayi kulaklarindan beynine yasiyor, calarken sarki fonda. Tam nasil anlatilir bilmiyorum ama sanirim 'torpulenmis aci' bu sarki, garip bir huzur veriyor. Aynen ithaf edilen kisi gibi,
even though i'll never need her
even though she's only giving me pain
i'll be on my knees to feed her
spend a day to make her smile again
Sonuc: Ask mi dediniz? Ben bilmem. Name: Ne sehit/Ne gazi. Status: N/A

MP3: Kings of Convenience- Winning a Battle, Losing the War

2008-04-10

Rendekar


Yine yeniden yok olma seanslarim basladi,
Sessiz sedasizim an itibariyle.
Mevcudiyetimin yegane isgal edilmemis alani
Beynim.
Onun kocaman avuclarinda,
Ruhumun kucucuk elleri
Firarin en kacamaginda kosarlarken dort nala
Aslinda,
Dusunuyorum, dusluyorum kacislari.
Hersey dus(unce)lerimde sakli
Ben seni dusunuyorum
Sen, inanmasan da, kadersin.
Gerceklik-sanal cizgisinde.
Simdilik dusumdesin, dusuncemdesin,
Varlik sende gizli
Sen dusuncemde.
"Dusunuyorum oyleyse varim"
Rendekar yanilmis miydi acaba.



2008-04-06

A'raf


"A'raf hem inancsizligimizin, hem de korkakligimizin imidir, insan, cennetle cehennemden baska bir sey daha olsun istemistir." (m.c. anday, olumsuzluk ardinda gilgamis, s.33)
Kabullendim. Kucak dolusu gulerken, icimdeki bir yerin aglamasini. Gitmek isteyip de gitmeyi basaramamayi. Zaaflarimdan ve doyumsuzluklarimdan kurtulmak icin blumia olmayi ama gitmesinler diye de ruh obezi olmayi. Kabullendim. Kisir dongunun oscarlik performans sergileyen tek oyuncusu olmayi. Ait olamamayi. Cok isteyip ait olamamayi. Ayni anda bir cok yerde olmanin istemekten ote bir sey oldugunu. Kabullendim. Susmam gerektiginde agiz dolusu konusmayi, konusmam gerektiginde ise avaz avaz susmayi. Kabullendim. Aziz ve gunahkar olabilmeyi basardigimi coktan kabullendim.

2008-03-23

Diagnosis: Unknown


Turkuaz kadifeden torbam,

Harfler var agzina kadar,

Suursuz hamle.

Cekiyorum birer birer...

Rasgele teoremi,

Buyuk,

Aci,

Sessiz,

Soldan saga:

Buyuk acilar sessizdir,

Birinci cinko.

2008-03-12

6 Seconds


+ Tek; kirmizi, parlak, cici bir japon baligi super olur.

- Niye cift degil de tek? Yalniz kalmasin hayvancagiz.

+ Zaten 6 sn hafizalari var, farketmez bile partneri oldugunu.

- 6 sn de hafizasi olsa kim 6 sn de bir yalniz oldugunu hatirlamak ister ki?


(diyalog birebir yasanmistir:))


Not: Dogru soze ne denir ki...

2008-03-07

Wherever You Are


Alisveris sepetine son kez bakti : Tras kopugu, yogurt, zeytin ezmesi, 12'li yumurta.

Evden cikarken aklinda kurdugu listeyi tekrar dusundu. Bir sey daha vardi almasi gereken ama hatirlayamamisti. Oyle bosbos dolasti sut urunlerinin oldugu reyonlardan baslayarak marketi. Temizlik urunlerinin oldugu reyondaydi. Tam o sirada, islak mendil kutusuna gozu takilmisti. "A-ha" dedi kendi kendine. "Evet, sarap alacaktim." Bir an gulumsedi islak mendile bakip sarap almasi gerektigini hatirlamasi serbest cagrisimda son noktaydi. Serbest cagrisim mi? Alakasi yok canim daha neler. Alkollu icecekler reyonuna ilerledi. Her aldiginda icinin burkulacagini bile bile aldigi o siseyi alacakti gene. Herseyden ote tadini seviyordu hem damaginda biraktigi hem dimaginda. Merlot, cabarnet saugnion... Yok, bunlar degildi. Biraz ilerde olmali diye dusundu. Muhtemelen su ilerde kadinin durdugu yerde olmaliydi chardonnayler. Yaklasti reyona, evet burdalardi. Bir elinde chardonnay sisesi, digerinde ucak bileti olan kadina yaklasip "pardon" diyerek elini uzatti ve bir sise aldi. Kadin bir adim saga gecti ve o an gozgoze gelmislerdi."Sen" diyebilmisti. Sanki kendi sesinin yansimasini duyar gibiydi, karsidan gelen istemsiz "sen" sesinde.

Aradan gecen onca yil sanki hic gecmemis gibiydi. Garson, decaf kahvelerini getirdiginde bir sigara yakti. "Pardon, ozur dilerim icer misin?" diyerek kadina uzatti. "Yok, tesekkur ederim. Birakali uc yil oluyor." dedi kadin. Gozlerini ondan ayirmadan. O da kadindan alamiyordu gozlerini. Ikisi de farkinda olmadan uzun bir muddet baktilar yuzlerine, gozlerinin iclerine, yuzlerindeki olgunluk/bilgelik cizgilerine. "Seni cok aradim." Ikisi de ayni anda, ayni cumleyle sessizligi bozdular. Gulumsediler sonra. Kahvelerinden ayni anda birer yudum aldilar. Cok sonra kadin "Bir sigara yakabilir miyim?" dedi. Sigarayi uzatirken "Tamam, ama sen... " dedi. Cumleyi bitirememisti. Halbuki, biraktigini solemisti ya ona uyarmaliydi onu. Diyemedi. Sigarasini yakti kadinin. Kadinin yuzunden, gozlerinden ayirmiyordu gozlerini. Bu sehirde O'nu bulacagini en basindan hissetmisti, alti yil once bu yuzden tasinmisti bu yagmurlu sehre. Kadin, karsisindaydi simdi. Kanli canli. Hislerinde yanilmamisti. Kadini bulmustu. Ama ne var ki, iki dudak arasindan hic bir kelam cikmiyordu. Cikamiyordu. Kadin, sigaradan iki nefes aldiktan sonra kultablasina uzandi. "Aksanin bozulmus biraz, sanki"dedi sigarasini sondururken. "Hadi ya, hic farketmemisim hakli olabilirsin." dedi. Hala kadini izliyordu pur dikkat. Paketten yeni bir sigara cikardi.

Gozlerini acti. Yatagindaydi. Dogruldu. Etrafina bakti. Aldigi chardonnay bosalmis ve yan gelmis zeminde yatiyordu. Gumus rengi saclarini karistirdi eliyle. Yanindaki yastiga bakti. Ruj izi vardi. Komidinin uzerindeki paketten bir sigara cikardi. Cakmak ararken, bir kagit dustu yere. Egildi. Aldi yerden kagidi. Ikiye katlanmisti. Acti kagidi. Okumaya basladi.



"Bu sehirde oldugunu en basindan bari hissediyordum. Alti yil once, sirf bu yuzden tasindim. Tam umidimi kaybetmisken, sehirdeki son gunumde seni buldum. Seni hala cok ama cok seviyorum ama beni affet..."



Bir nefes daha alabilmisti sigaradan. Hickiriklarini keser umidiyle.

2008-02-24

Sui Generis



Adi konulmamis iliskilere dair,
Genel-gecerdir hissedilen.
Yasayanlarina ortak payda.
Kaos...
Muglak...
Belirsizlik...
Heyecan...
Huzursuzluk...
Suursuzluk...
Belki beceriksizlik
Belki korkaklik
Eger akil yoruluyorsa ustunde
Nasil olur da adi konulmamistir?

2008-02-21

Brazzaville




Bizlere kulak ziyafeti ceken Brazzaville vardi sahnede...

Davulcularinin hasta oldugu icin defalarca ozur dileyen, sarki aralarinda kalabaliga "pardon, ben konusuyorum lutfen dinlermisiniz" diyen, konser sonrasi sanki bir musteriymis gibi aramizda dolasan, gelip bizimle dans eden, dakikalarca muabbet eden, goturdugum boktan giris biletini imzalarken bile gozlerinin ici gulen David Brown, Ankara seyircisi (en azindan ben) seni ve muzigini cok seviyor. Tekrar, tekrar ve yine tekrar gelin.

2008-02-14

That's How People Grow Up


Subat ayinda cikan bir yeni Morrissey-Greatest Hits albumunun iki yeni yayinlanmamis parcasindan birisi That's How People Grow Up. (Digeri de "All You Need is Me" adinda). Gunlerdir dinliyorum, tadindan yenmez guzellikte. Ama ama...Bir seyler var tam olarak nasil aciklarim bilmiyorum. Deneyelim bakalim:


Morrissey'in kirgin, kizgin, ezik, askini soyleyemeyen soylese de karsilik goremeyen -daimi "loser" hali, yine de askin pesinden kosan tavri yok olmus sanki. Uzuldum bu duruma azicik hatta alindim. Benim bildigim Moz, cift katli otobus carpsa da, araba kullanirken omurgasini kirsa da asktan vazgecmez, aski aramak icin onca zamanimi bosa harcamisim meger demez.


Moz biraz yaslanmis mi ne? Ya da cidden "insanlar ancak boyle mi buyuyor?"


Ama yine de "olusu yeter" derler ya, aynen oyle. Ayrica mumkunse olmesin, tanri O'na upuzun omurler versin.


Sevdik sarkiyi hep beraber.



MP3: Morrissey-That's How People Grow Up





2008-01-09

Well I Wonder


Ilkbahar sonu. Naif bir aksamustu. Hava yavastan kararmaya basliyor. Kucuk bir gokgurultusu. Oturdugum masadan, basimi sola cevirip disariya bakiyorum. Ince ince yagmaya basliyor yagmur. Kalkiyorum urkek urkek. Yaklasiyorum pencereye dogru. Bakiyorum gokyuzune. Daha sonra aciyorum pencereyi. Yagmur sesi doluyor odaya, sonra toprak kokusu. Yuzume sicak bir hava dalgasi vuruyor. Donup, arkama bakiyorum. Kalkip geldigim masaya. Basliyor, tesadufen "yagmur sarkisi".

"Please keep me in mind.

Please keep me in mind"

Tekrar disariyi izliyorum. Sarki biterken, disardaki yagmura eslik etmeye basliyor son notalarinda. Hem disarida hem iceride yagan yagmur.

"Please keep me in mind

Well I wonder"

Elimi yanaklarima goturuyorum. Sicak islakligi siliyorum elimle. Hem disarida hem "iceride" yagmur yagiyor.



MP3: The Smiths- Well I Wonder


2008-01-08

Kader: Zeki Demirkubuz


Yagmurlu bir Ankara aksaminda, kimilerinin bulusma noktasi olarak algiladigi kitapciya giriyorum. Aklimda herhangi bir sey yok. Sadece, bakiyorum. Arka kapak yada onsoz okurum diyorum. Ilerliyorum yavastan. Bir anda onumde bu kitap. Garip bir gulumse suratimda. Kendisinden sadece "bir ders" alabilmis olmama ragmen, beni derinden etkilemis sevgili hocam Ruken Ozturk'un kitabi; Kader: Zeki Demirkubuz... Guzel bir derleme. Alin, okuyun, okutun. Izleyin Zeki Demirkubuz. Tekrar okuyun. Tekrar izleyin.

Mental Minefields: The Dark Tales of Zeki Demirkubuz*


"42 yasindayim, kesfettigim en guzel sey yalnizlik."


Zeki Demirkubuz'06


*Film Society of Lincoln Center'dan Richard Peña tarafindan yazilmis "Mental Minefields: The Dark Tales of Zeki Demirkubuz" isimli incelemesinin basligindan alinmistir.
* Yazinin tamamini okumak isteyenler icin israrla tiklayiniz: link

Clumsy Poet


29 harften ibaret sanirmis alfabesini,

Toplam 29 sesten ibaretmis O'na sorarsan,

Kafiyelerini asla tutturamadigi

Dizeler yazarmis

O 29 sesin algoritmalarinda.

Sokrates'in alayciligini kullandigini sanirken

Iki cumlecik tecahul-i arif bile yapamazmis.

29 sesten olusan alfabesinden

En ozenle sectiklerini dizermis boynuna

Otekiler uvey evlat.

Gecerken gunler/haftalar/aylar/yillar

Cocukluk sanrilari gelirmis aklina

Korkarmis, ilk sobelenmekten.

29 harften ibaret sanirmis

Dizeler,rubailer, kafiyeler

Alfabesi coktan sobelenmisken.

2008-01-03

Kader


Zeki Demirkubuz'un 2006 filmi...

Karanlik atmosfer, dar acili kamera cekimleri, durup dururken acilan kapilar, nevrotik karakterler...Masumiyet'ten koklerini alan hikaye... Ugur-Bekir-Zagor...Birbirine gorunur/gorunmez iplerle bagli hayatlar...Bitis mukavelesine bile bile imza atilan bir nefeslik "siradan" yasamlarin kaderi...
Tutku/saplanti, hikaye orgusunde zaman/mekan kivrimindan siyrilmis yansiyor bizlere. Bir bakmissiniz Demirkubuz, bildiginiz zaman kavramini sorgulattiriyor size.
Filmin sonunda dusundugunuz tek sey var: "Kader mi, hic de degil, basbayagi saplanti bu" diyosunuz. Aradan birkac gun geciyor. "Evet, o saplantiya giden yol tamamen Kader".


Bekir diyor ki:
"Gecen gece cocuk hastaydi. Ilaci bitmis, almak icin disari ciktim. Saga sola saldirip nobetci eczane ariyoruz. Birden durup dururken icim ciz etti. Bi baktim gene ayni karin agrisi. Oyle ozlemisim ki seni. Donerken bi meyhane gordum. Bi tek iceri girdigimi hatirliyorum bi de rakiya yumuldugumu. Arkasindan en az dort cigaralik…Sonra gozumu bir actim karsidan karli daglar geciyor. Bi daha actim basimda bi cocuk: “Kalk abi.” diyor “Kars’a geldik.” Otobusten indim, yurumeye basladim. Dedim, allah’im nerdeyim ben? Burasi neresi? Sonra guc bela burayi buldum. Kapinin onunde durup dusundum. Dedim Bekir, bu kapi ahiret kapisi. Burasi sirat koprusu. Bu sefer de gecersen bi daha geri donemezsin. Iyi dusun dedim. Dusundum, dusundum…ama olmadi, donemedim. sonra, bak oglum dedim kendi kendime. Yolu yok cekeceksin. Isyan etmenin faydasi yok, kaderin boyle. Yol belli, eg basini, usul usul yuru simdi."


"Baska yolu yok bunun, yazikmis, kilmis, tuymus, hepsi hesap edildi bunlarin, de ki iyilik ediyorsun, de ki sevap isliyorsun, herkesin inandigi bir sey vardir bu amina koydugumun dunyasinda benim ki de sensin"



Kar


Uyandiktan sonra, yatakta gecirilmis bir kac dakikacik aylaklik sonrasi perdeyi aciyorum.

Yilin ilk kari karsimda...Ankara'nin ilk kari...

Yer kabugunun, insan faktoruyle degistirilmis her ayrintisini kaplayan bembeyaz bir ortu...

Sehir simdi bembeyaz...



Sanirim ben cocukken daha guzeldi karlar. Hic erimeyen karin altinda bembeyaz aylar, kapanan yollar, sabit/durgun zaman...Kusuncaya kadar kartopu oynayan bir grup cocuk. Pencereden herhangibirimizin bagiran annesi. Erimis, sonmus, tekrar tekrar yapilmis kardan adam... Soluk soluga kosmaca, birini yakalamaca, kara yatirmaca, gulmece, gulmece, gulmece...Sirtustu kara yatip-"X" seklini alip- berrak gokyuzunu izlemece...Cin fikirli bir arkadasin kucuk kar topunu kazaginizin icinden atmasi sonucu bagirmaca...Alisveris posetleriyle muhendislik harikasi kizaklar. Yokus asagi, itis kakis sonrasi takla atarak asagiya ulasmaca...yada ulasamamaca...


Durun bir saniye, uzun zamandir karda yuvarlanmadigimi farkediyorum simdi, o kadar buyudum mu ben sahi?

2008-01-02

The Gadsdens


Ikibinsekizin daha ilk gunleri...


Hos bir tesaduf sonucu tanisiyorum kendileriyle hatta gayet hos bir sarkilariyla "The Sailor Song". Demem odur ki, ileride gayet basarili olacaklarini dusundugum bu grubu bir arastirin taniyin. Ada hayranlarini 'a-ha iste adadan babam ciksa dinlerim' dememismiydik arkadasim diyerek daha bi mutlu edeceklerini soyleyebilirim. Su an "unsigned" durumda olan grup hakkinda detayli bilgi icin :

Dinleyin, Dinletin. Pisman olmayacaksiniz.

2008-01-01

Amore Profondo


...


Kadin: Dur bi dakika... Sence ask nedir?

Erkek: Bence?

Kadin: Yazara soruyorum aslinda...

Erkek: Yazar, kendi kendine soruyor aslinda...

Kadin: Elma sekeri gibiymis ya ask, elinde sopayla kalana kadar yiyorsun iste...

Erkek: Askla ilgili, pek cok sey gibi, onu tarif etmeye calısmak da haybeden gercekustu bir cabadir...

Kadin: Tarif edilemez mi yani?

Erkek: Icine etmek daha kolaydir...


...



*Yilmaz Erdogan-Demet Akbag oyunu "Haybeden Gercekustu Ask"tan, oyunu baglayan bir diyalog.