....
Pazartesi'nin ic giciklayan podyumununun sonunda, yalanlardan olusturdugum falezlerde durmus, azgin dalgalara bakarken, birden, gokyuzune kufretmeye basliyorum, neden bu kadar yakinsin yeryuzune diyerekten...
Pazartesi'nin ic giciklayan podyumununun sonunda, yalanlardan olusturdugum falezlerde durmus, azgin dalgalara bakarken, birden, gokyuzune kufretmeye basliyorum, neden bu kadar yakinsin yeryuzune diyerekten...
Sali'nin boynuma sardigi rahatlik atkisini alip, masanin ucundaki mumu yakiyorum. Bir kadeh kirmizi sarap, kadehinde asilken, aklima geliyor birden : "insan bazi asklara buyuk harfle baslar." Belli belirsiz bir gulumse geliyor yerlesiyor suratima...
Carsamba'nin horguclerinde uyanmis, agzi kurumus bir adamin ilk sozudur, perdeleri aralarken, "tanrim, yine...". Akabinde elimde kahve fincani izlerken pencereden akip giden hayati, dusunuyorum kilitlerin anahtarsiz ne kadar anlamsiz oldugunu...
Persembe'nin bam telinde gecirilmis bir ogleden sonranin ardindan, hayat denilen kulplu beygirin herhangi bir kulpundan tutmaya calisirken, elimden yere dusen kitabin sesiyle irkiliyorum, manidar isminden mutevellit saygidir beynimin sinapslarinda dolasan Oguz Atay'in Tutunamayanlar'ina duyulan...
Cuma'nin mubarekliginde gecirilen naif bir kahvalti gibidir durusun, aklima geldikce seni boyle hatirliyorum. Tercumesi zor izahlarin suursuz agirligi...Karakterim, farkli bir otelin defterine yazdigim farkli bir isimden ibaret simdilik...
Cumartesi'nin cocuksu gulumsemesi yuzume yansidiginda, urperiyorum. Ne demisler, tanrilar kirbaclana kirbaclana kanat cikarir...
Pazar'in getirdigi 'bitis' huznunu icime cekiyorum. Bitislerin verdigi iki damla gozyasi tadi dudagimda. Farkediyorum huznunu bariz, pirincten tas ayiklarmiscasina topluyorum her bir huznu, dort islemin ilk basamaginda...
...